Erzincan'daki Ergenekon yapılanmasını ortaya çıkaran 'İliç Savcısı' olarak tanıdık onu... Görevini başarıyla yerine getirmesi nedeniyle baskılara ve tehditlere maruz kaldı. Ergenekon yapılanmasını tersine çevirmesi halinde kahraman olacağı söylendi, maddi destek vaat edildi ama o direndi. Gerçeklerin ortaya çıkması için dürst davrandı ve şerefini koruyarak ayakta kaldı. Satmadı, satılmadı.... İki kere zehirlendi. Tehditler neticesinde istifa etmek zorunda kaldı. Bu savcıyı iyi tanıyalım, çünkü bizim, görevini hakkıyla yapan insanlara ihtiyacımız var.
Bozkurt anlatıyor:
"Yüksek yargıdan ciddi tehditler aldım. Mesleğimi bana silah olarak doğrultmuşlardı. Erzincan'daki Ergenekon yapılanmasını tersine çevirirsem, mesleğimin ve kariyerimin çok daha iyi olacağını vaat ettiler. Kahraman olacağımı söylediler. Beni tanıyanları araya soktular. Maddi destek yoluna gittiler. Başarılı olamayınca şiddete başvuracaklardı. Bundan sonra yargı, daha demokratik bir yapıya kavuşacak. Vesayet sisteminin yıkılmasının kapısının açıldığını, özgür ve bağımsız bir yargının ortaya çıkacağını düşünüyorum. Ben aldığım tehditler nedeniyle çok sevdiğim görevimi bırakmak zorunda kalmıştım. Ancak artık yeniden dönmeyi düşünüyorum."
Bozkurt, 12 Eylül sonrasını; "Referandumdan sonra yeniden doğmuş gibi, yeniden nefes almaya başlamış gibi oldum. Görevime döneceğim." şeklinde değerlendiriyor. Şahsen çok seviniyorum ve şimdiden HOŞGELDİNİZ diyorum.
